Benimle ilk kez karşılaşanlara... Merhaba!

Benimle ilk kez karşılaşanlara... Merhaba!

Bu Blogda Ara

Saygıdeğer Takipçilerim :)

27 Temmuz 2020 Pazartesi

kozmetik temizliği: bitemeden çöpe gidenler



normalde bir ürünü kullanamıyorsam bile bitirmek için bir yol bulmaya çalışırım ve ürün atma gibi bir huyum yoktur ancak geçenlerde yaptığım kozmetik temizliğinde bazılarını üzülerek bazılarını da asla acımayarak çöpe attığım birkaç üründen bahsetmek istedim.

revolution pro renk düzenleyici/ışıltı verici makyaj bazı: çöpe atma sebebim ürünün bozulması ancak yeniden satın alır mısınız derseniz de çekimser kalabilirim. aslında gri alt tonlu ten ürünlerinin rengini kırması bakımından gayet iyi bir ürün ama tek başına kullanılamayacak kadar turuncu ve bazen bazı sarı alt tonlu ten ürünleri ile facia duruyor. piyasada da göremiyorum artık. sanırım üzülmeden veda ettiğim ürünlerden biri budur.

dermoskin acgun night cream: hayatımda ilk defa bir ürün fungal akne atağı geçirmeme neden olduğu için ve bu durumun sadece bu üründen kaynaklandığına yüzde yüz emin olduğum için ürünü neredeyse tamamı dolu iken çöpe fırlatıyorum. hakkındaki yorumlar gayet iyiydi ama bana böyle kötü bir cilt problemi yaşattığı için kendisini asla ve asla yeniden satın almayı düşünmüyorum.

isana deocream krem deodorant: şu an piyasada olmayan ve zamanında severek kullandığım ve iki tüp bitirdiğim bir ürün. sanırım bozulmuş ve yapısı değişmiş, o yüzden atıyorum. muadili sayılan deotak'a göre daha beğendiğim bir üründü ama artık piyasada olmadığı için sevsem bile satın alamayacağım kendisini.

nivea micellair skin breathe gül suyu içeren süt& tonik: yine uzun süre kullandığım ama bitmeye yakın yapısı ve kokusu değişen ürünlerden biri. üst üste kullanıldığında cildi biraz yağlandırmak haricinde bir problemi yok diyebilirim ancak içerik olarak da çok temiz olmadığı için, daha uygun  ya da aşağı yukarı aynı fiyata cildime çok daha iyi gelen ürünler keşfettiğim için kendisini yeniden satın almayı düşünmüyorum.

golden rose 2 in 1 total coverage fondöten ve kapatıcı (mini boy): rezil şekilde oksitlenen ve karma cildim ile kesinlikle uyum sağlamayan bir ürün. kapatıcı olarak kullanıldığında da öyle bir çizgilere doluyor ki beni en az on yaş yaşlandırıyor. farklı farklı bazlarla kullanmama rağmen işe yarar hale getiremediğim için kendisinden nefret ettim. neredeyse tamamı dolu şekilde çöpe atıyorum.

arifoğlu gliserin: dolapta unutulan ve tarihi geçen ürünlerden biri olduğu için çöpe gidiyor. gliserini de herhangi bir şeyin içerisinde kullanma imkanı bulamadım. benim pek sevmediğim yapış yapış bir hissiyatı var ve sırf bu sebeple herhangi bir markadan yeniden gliserin satın almayı düşünmüyorum.

shiffa home üzüm çekirdeği yağı: çok kötü kokan ve hiçbir faydasını görmediğim ağır yapılı bir ürün. herhalde orijinal soğuk sıkım olmadığındandır diye de düşünüyorum. sevemedim, cildimde az miktarı bile emilmeyen, yağlı ve rahatsız edici his bırakan ürünlerden biri olduğu için kendisini yeniden satın almayı düşünmüyorum.

esssence fresh&fit awake make up fondöten: tarihi geçtiği için içinde az miktar kala çöpe gönderdiğim ve bunun için de üzgün olduğum, halihazırda piyasada bulunmayan fondötenlerden biri. incecik, hafif ışıltılı/saten arasında sağlıklı bir cilt sunuyordu. kalıcılığı bazsız fazla değildi ama baz ile günü kurtarıyordu. yamalanma, çizgilenme problemleri minimum seviyedeydi ve ufak bir pudralama ile halledilebiliyordu. üzgünüm ancak benzer yapıdaki fondöten önerilerine de açığım, deneyip sevenlerine duyurulur.

wet n wild color icon bronzer (you're dragon me down - limited edition): bronzer olarak da severek kullanmama rağmen esas olarak far gibi kullanıldığında geçiş bölgesi için efsane güzel bir rengi vardı. ilk birkaç kullanımda kapağı falan kırılmış olmasına rağmen sırf rengin güzelliği için kullanmaya devam ettim ve pan gördüm ama ürün pan'i göründükten sonra felaket derecede kırılıp tozutmaya başladı. ben de açıkçası uğraşamadım. limited edition bir ürün olduğu için de yorumlarımı uzatmıyorum zira kendisi şu an piyasada yok.

wet n wild color icon cream blush (limited edition): leş içerikte bir ürün ve her seferinde cildimde minicik başlı küçük sivilcelere neden oldu. bence cilde verdiği renk de hiç öyle doğal ve güzel değil. bir daha ten ısısıyla renk değiştiren ürünler almaya tövbe ettim çünkü bu ürünlerin benim cildimdeki sonucu resmen facia nitelikte sivilceler oluyor. bu allık sınırlı üretim (limited edition) bir ürün ve şu an piyasada yok ama benzer bir ürün gelirse de asla merak edip satın almayı düşünmüyorum, hassas bir cildiniz varsa satın almanızı tavsiye de etmiyorum.

catrice liquid camuflage full coverage kapatıcı (015-honey): catrice ülkemizden çekildikten sonra yana yakıla muadilini aradığım ancak bir türlü bulamadığım bir ürün olarak tarihi geçtikten sonra göz altı sağlığımı tehlikeye atmamak adına ürünle vedalaşmaya karar verdim. hafif ıslak bitirişli ve göz altına tam oturan, asla oynama akma kokma yapmayan ve orta kapatıcılığa sahip muhteşem bir üründü. benzer yapıdaki kapatıcı önerilerine resmen muhtacım, deneyimleyip muadil bulan hayırseverlere duyurulur.

golden rose panaromic lashes maskara: valla beni aka aka sinir eden her yere bulaşan asla kurumayan ve pandadan da beter hale çeviren bir maskara. fırçası kum saati formunda ve kıl yapıda olduğu için saklamayı düşünüyorum ama asla almayı düşünmeyeceğim maskaralar arasına ilk sıralardan giriş yaptı kendisi. orta yoğunluk ve uzunlukta kirpikleriniz varsa asla ayırmadığı gibi rezil örümcek bacağı görüntüsü yaratıyor. seveni varsa da özür dilerim ama ben kendisinden resmen tiksindim.

wet n wild megalast high-shine lip color stick ruj (mad for mauve): bu rujların eski ambalajı çok dandikti ve bunu sağır sultanlar duydu ve büyük bir hevesle aldığım yeni ambalaj da olmamış, kırılıp eriyerek bir adet çantamı mahvetti. renk olarak doğal pembe bir nude tonuydu ama lanet olsun böyle ambalajlamaya diyor ve wet n wild rujlarına kesin bir kararlılıkla tövbe ediyorum.

yves rocher grand rouge nemlendirici ruj (72-rose hale): bir yves rocher alışverişim sırasında bana hediye verildiğinde resmen aşık olduğum ancak çantamda sürüne sürüne tarihi geçmiş olan my lips but better rujumdur kendisi. ruj bitirebilmesi mucize olan bir insan olan bana bile yapısı değişmeden çok uzun süre dayandı. şu an piyasada yok ama olsaydı da bir ruja 50-60 lira para verecek ruj sevgisine sahip biri değilim, bu sebeple kendisini veya benzerini yeniden satın almam.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder