aslında bu yazıyı yazmak benim için biraz zor çünkü cildim esas olarak karma yapıda olmakla birlikte dönem dönem neredeyse 180 derecelik açı oluşturacak şekilde değişiyor ve ben demirbaş olmuş bazı cilt bakım ürünlerim haricinde yeni çıkan ürünleri de denemeyi seven bir insanım. uzunluğu sebebiyle sizlerden özür dilemek istediğim bu yazımda elimden geldiği kadar cilt bakımı konusunda dikkat ettiğim hususları paylaşacağım. kullanmayı sevmiş olduğum cilt bakım ürünlerini hem burada hem de instagram hesabımda detaylı olarak incelediğim için ve bu ürünler sürekli değiştiği için de bu yazımda ürünlerle ilgili detaya yer vermeyeceğim; merak ettiğiniz bir ürün olursa ana sayfadaki "ara" butonunda ürünü aratabilir ve hakkında yorum yazmışsam ilgili düşüncelerimi detaylı bir şekilde okuyabilirsiniz.
öncelikle cilt tipimi detaylı olarak anlatmaya çalışayım. benim cildim gerçekten ailemden aldığım en iyi genetik miraslardan biri olarak, bir maşallahınızı alırım, ergenlikte bile fazla sivilce çıkarmayan, aşırı alerjik olmayan ve büyük problemleri olmayan bir cilt. yani benim şu anki cilt bakım rutinim ile cilt bakımına başladığım yirmili yaşlarımdaki rutinim sadece birkaç ürün bakımından farklılık gösteriyor; bu bakımdan şanslı olduğumu kabul ediyorum. cildimle ilgili bakım gerektiren ekstra detayları ise şöyle özetleyebilirim. yazın özellikle t bölgem çok yağlanıyor ve cildim karmadan yağlıya dönüyor; kışın ise özellikle yanaklarım ve ağız çevrem pul pul dökülecek kadar kuruyabiliyor ve cildim kuruya dönüyor. bu süreç içerisinde zaman zaman burun çevremde kızarıklık ve kılcal damarların belirginleşmesi yoluyla kendini gösteren hassasiyet problemleri; zaman zaman t bölgemde genişleyen gözenekler ve özellikle burun üstümde yoğunlaşan siyah nokta problemleri, az da olsa çene bölgemde fungal akne problemleri yaşıyorum. bazı zamanlarda adet dönemleri öncesi çene ve burun bölgemde ucu belli olan normal büyüklükte akneler ve kistik akneler de tek tük çıkıyor.
cilt tipim ne olursa olsun ve hangi problemi yaşıyor olursam olayım, cilt bakımı hususunda dikkat ettiğim birkaç temel husus var bunları da özetlemek istiyorum.
*her zaman cildimin gösterdiği değişimleri yakından takip ederek ihtiyaçlarım doğrultusunda bakım ürünleri kullanmaya çalışıyorum. yani benim cilt tipim esasen karma olduğu için üzerinde "dengeleyici" yazan her ürünü alıp da bütün sene kullanmıyorum. geçişleri hep yavaş yavaş ve cildimin ihtiyaç duyduğu bakıma uygun şekilde gerçekleştirmeye çalışıyorum.
*çocukluğumdan bu yana net olarak her gün iki litre su tüketiyorum. hatta içebildiğim zamanlarda ödem attırıcı olduğu söylenen limon ve maydonozlu su içmeye dikkat ediyorum.
*şeker ve tuz tüketimini azalttığım zamanlarda cildim ekstra güzelleşiyor ve ben dayanamadığım dondurma ve çikolata harici fazla şekerli ürünler ile tuzlu ürünler tüketmemeye çalışıyorum. üç beyazı fazla kaçırdığımı düşündüğüm günlerde bir şişe doğal maden suyu ve iki fincan yeşilçay mutlaka içmeye çalışıyorum.
*34 yaşıma kadar cildimi makyajdan temizlemeden uyuduğum gün sayısı en fazla ikidir; yorgunluktan sürünsem bile muhakkak eve gelir gelmez makyajımı temizliyorum.
*bu biraz geç başladığım rutinlerden biri olmakla beraber ve hala tam olarak çözebilmiş halde olduğumu düşünmemekle beraber, ürün içeriği okumaya; içeriğinde alkol, sls, paraben, mineral yağ, renklendirici ve parfüm olan ürünleri kullanmamaya gayret ediyorum.
*yazın daha fazla dikkat ederek yapıyorum bunu ama kışın bile çoğu zaman ihmal etmiyorum: güneş koruyucu kremleri kullanmadan doğrudan güneşe çıkmıyorum.
şimdi cilt bakım aşamalarımdan biraz bahsedeyim:
makyaj ve cilt temizleme rutini: cildim ekstra kuru ve hassas durumda ise pamuk gerektirmeyen yağ bazlı bir temizleyici kullanıp sonrasında iyi bir temizleme jeli ya da köpük ile cildimi makyajdan arındırıyorum. cildim daha az hassas ise; fazla yağlanmışsa ya da cildimde arındırılacak aşırı yoğun bir makyaj yoksa da önce misel su ile yüzümü temizleyip daha sonra yine mutlaka köpük ya da jel formda bir yüz yıkama jeli kullanıyorum. yıkama aşamasında cildimde kızarıklık ya da sivilce problemi yoksa muhakkak "eklips favorilerim" yazımda bahsetmiş olduğum "eklips natural konjak sünger" kullanarak yıkıyorum. cildim hassaslaşmışsa yüzümü yıkamak için sadece ellerimi kullanıyorum ve sivilceli bölgelere en son dokunmaya çalışıyorum.
peeling: cildim hassas iken ya da yazın kuvvetli güneş ışınları altında kimyasal peelingler yerine fiziksel peelingler tercih ediyorum ama fiziksel peeling işlemlerinde de cildimi fazla yormayan, çizmeyen ürünleri haftada bir ya da en fazla iki kere duş esnasında kullanmaya çalışıyorum. kışın güneş ışınlarının etkisi azalmışken ya da cildimdeki kılcal damarlar fazlasıyla belirgin değilken az da olsa aydınlatma özelliği olan kimyasal peelingleri gece yatmadan önce kullanmaya ve sabah tüm yüzümü bolca güneş kremi ile korumaya çalışıyorum. normalde kullandığım konjak sünger de gözle görülmeyecek seviyede bir peeling sağladığı için peeling işlemini hiçbir zaman haftada iki kereden daha sık yapmıyorum.
nemlendirme ve tonikleme: cilt bakımımın en önemli parçalarından biri kesinlikle tonikler ve nemlendirici spreyler çünkü cildin güzel görünmesi için en önemli şeyin sıkılaşmış gözeneklerle birlikte temiz ve nemli bir cilt olacağına inanıyorum. nemlendirme amaçlı da olsa ben çok fazla "krem" seven bir insan değilim; hiçbir zaman olmadım bu yüzden cildim aşırı kuru ya da hassas değilse aloe vera jeli vb. yapıdaki ince kremler haricinde nemlendirici kremler kullanmıyorum. benim nemlendirme işlemim genellikle spreyleme yoluyla oluyor. hem tonik hem de nemlendirme spreyi olarak temelde aloe vera suyu içerisine yazın lavanta suyu kışın ise gül suyu karıştırıyorum. bu hem gözeneklerimin iyice sıkılaşmasına hem de cildimin yağlanmadan nemlenmesine destek oluyor. bir de evde olmadığım zamanlarda yanımda mutlaka bir termal su spreyi bulunduruyorum ve yüzümün gerginliğini sürekli olarak minimum seviyede tutmaya çalışıyorum. kullandığım toniklerin hiçbirinde alkol ve parfüm bulunmamasına dikkat ediyorum ki eğer hiçbir şey bulamazsam bir sprey şişesinin içerisine gazı kaçmış bir şişe maden suyu doldurup onunla yüzümü nemlendiriyorum/tonikliyorum.
kızarıklık, pul pul dökülme ve kılcal damar belirginleşmesi: (özetle hassasiyet): tüm peeling işlemlerine ve cildi yoracak her türlü aşındırıcı temizleyiciye son verip sorunun olduğu bölgeye madecassol vb. bir krem ile aloe vera jelini gün aşırı değiştirerek uyguluyorum. bu tür durumlarda mecburen içeriğine güvendiğim bir nemlendirici krem uyguluyorum ve güneş kremimi ihmal etmiyorum.
maskeler: daha önce birçok yapıdaki maskeyi denedim ancak en son sadece kil maskesi ve kağıt maske sevdiğime karar verdim; ciltteki ayva tüylerini yolması ve temizleyeceğim diye cildi sündürmesi sebebiyle soyulan maskeleri kullanmıyorum. kil maskesini cildimin yağlanma seviyesine göre haftada bir ya da en fazla iki kere duş sonrasında peeling yaptığım cildime uyguluyorum. kil maskesinin hemen sonrasında yoğun nemlendirici bir kağıt maske ile cildimi nemlendiriyorum. kağıt maskeleri kışın daha sık olmak üzere haftada iki üç kere mutlaka kullanıyorum. kağıt maskeler tek başlarına az sıklıkta kullanıldığında işlevlerini yerine getiren ürünler pek değiller ancak sıklıkla ve düzenli kullanıldıklarında bence etkilerini göstermekle birlikte en azından cildi nemli tutuyorlar.
sivilcelerle mücadele: cildimde sivilce varsa mümkün olduğunca kapatıcıyı lokal uygulamak haricinde ten makyajı yapmamaya çalışıyorum. ten makyajı yaparsam sünger yerine fırça kullanıyorum ve fırçamı hemen makyaj uygulaması sonrasında yıkıyorum. temizleme aşamasında konjak sünger kullanımına ara veriyorum ve cildimde aktif sivilce varken ne kimyasal ne de fiziksel peeling uygulaması yapıyorum. tüm kil ve kağıt maske kullanımlarına ara veriyorum. son olarak tonikleme aşamasında genel temizliği yaptıktan sonra bir parça pamuğu ıslatıp iyice sıkıyorum ve pamuğa 3-5 damla kadar çay ağacı yağı damlatıp cildimi bu pamukla son kez siliyorum. uyumadan önce sivilcelerimin olduğu bölgeye sudocrem sürüyorum. sivilceler sönene kadar da bu rutinimi devam ettiriyorum. dışarı çıkmam gerekiyorsa ellerimle dokunup sivilcelerimi iyice yaymamak için cettua markasının sivilce bantlarından kullanmaya çalışıyorum. kistik sivilceleri doğrudan geçirecek bir yöntem henüz bulamadım ama kistik sivilcem olduğu zamanlarda soğan kürü gibi ödem attıran içecekleri daha fazla tüketiyorum. soğan suyu kürü kistik akne tedavisinde doğrudan etkili midir bilmiyorum ancak yine de önerilerim doğrultusunda yazmak istedim.
fungal akne ile mücadele: fungal akneyi tetiklediğini düşündüğüm içerik her ne ise kullanmayı bırakıyorum ve aynı normal sivilce ile mücadelede olduğu gibi peeling, maske vb. uygulamaları sonlandırıyorum. fungal aknenin olduğu bölgeyi gün aşırı olarak "travazol" kremle tedavi edip kremi kullandığım günün ertesi günü aloe vera jeli ile bolca nemlendiriyorum. fungal aknelerin aktifliği geçip cildimde leke halini aldıklarında ise madecassol krem veya benzeri bir ürünle bölgesel olarak yoğun nemlendirici uygulaması yapıyorum. fungal akne sorunu yaşadığım zamanlarda süt dahil mayalı olan gıda ve içeceklerin tamamından uzak duruyorum.
siyah noktalar: sadece burnumun üzerinde siyah nokta problemi yaşayan bir insan olarak yaklaşık 10 günde bir banyodan sonra ya da su buharı ile yüzümü iyice nemlendirdikten sonra burun temizleme bandı kullanarak siyah noktalarımın kabasını alıyorum. sonrasında iyi bir peeling ve kuvvetli bir kil maskesi uyguladıktan sonra burnumun üzerini gül ya da lavanta suyu ile siliyorum. eskiden 10 birim siyah noktam var ise şu anda 2 birim siyah noktam oluşuyor ve bunun sebebi sadece bu rutini düzenli yerine getirmemdir diyebilirim. siyah noktaların oluşma süreci, cildi temiz tutmakla ters orantılı; bu konuda en net söyleyebileceğim şey budur.
cilt bakımı ile ilgili kendimde denediğim ve memnun kaldığım her şeyi detaylı olarak anlatmaya çalıştım. yine de merak ettiğiniz bir şey olursa ya da bir yerlerde bir şeyleri yanlış yaptığımı/daha iyi yapabileceğimi düşünüyorsanız yorumlarınızı bana iletirseniz beni çok mutlu edersiniz. buraya kadar üşenmeden okuyan herkese ayrıca teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder